Category Archives: Blog

Mimari tasarım, yapıların ortaya konma sürecinden hemen önce tasarımın gerçekleştirilerek planlanmaya başlamasıdır. Yapı inşaatı öncesi, sırası ve sonrasında her aşamayı içeren tasarım çevreyle uyumlu ve insan ihtiyaçlarına cevap veren çözümler sunmalıdır. Tasarımın işlevsel olmadığı ya da malzeme seçiminin yanlış yapıldığı durumlarda arzu edilen sonuca ulaşılması pek mümkün olmayacaktır. FTA Yapı olarak kaba inşaattan ince işçiliğe kadar her aşamada mimari tasarımı titizlikle gerçekleştiriyoruz. Peki, bu süreçte nelere dikkat ediyoruz? İşte bilmeniz gereken tüm detaylar!

Tasarımda İşlevsellik

Mimari yapının işlevsel olması insan ihtiyaçlarına cevap vermesi ve inşa edilme amacına uyum sağlaması noktasında çok çok değerlidir. Bu kapsamda dış mekândan iç mekâna kadar her kısım titizlikle düşünülmelidir. Kullanım kolaylığı, erişimde sorunsuz yapı, kaliteli ışıklandırma, havalandırma sistemleri ile ısıtma – soğutmada kullanılacak bütün teçhizat düşünülmelidir. Yapının hangi amaçla kullanılacağı düşünülerek planlama ve tasarım süreçleri buna uygun bir şekilde değerlendirilmelidir. İşlevselliğin tasarımsal anlamda farklılıklar yaratabileceği bilinse de amaç estetik kaygılarla birlikte bir bütün ortaya koymaktır. Bu nedenle de işlevsel bir mimari tasarım daima ön plandadır.

Estetik – Görsellik

Mimari tasarımda çoğu proje sahibinin ya da müşterinin talebi estetik kaygıların ön planda olmasıdır. Hedef kitlenin daha iyi cezbedilmesi noktasında önemsenmesi gereken bu detay işlevsellik kadar önemli olsa da estetik her şey değildir. Çünkü mimari tasarımın güvenlik kaygılarını ve kullanışlılığı geri planda bırakarak estetiğe yönelmesi ciddi problemlere yol açabilir. FTA Yapı olarak güvenliği ve işlevselliği önemserken estetiği de dengeli bir şekilde projelere yansıtmaya çaba gösteriyoruz. Siz de projelerinizde estetiği önemseyerek hareket etmek istiyorsanız FTA Yapı güvencesinden yararlanmaya başlayabilirsiniz.

Güvenlik

Tasarımın güvenliği geri plana atması proje açısından çok ciddi bir sorun anlamına gelecektir. Zira tasarım ilkelerine uymayan ve kullanım sırasında pek çok yönden problem yaratacak olan projelerin hiç kimseye bir yararı olmayacaktır. Bundan da anlaşılacağı üzere güvenlik mimari bir proje için ilk dikkat edilmesi gereken durumdur. Projenizin hem kullanıcıları hem de sizi koruması açısından güvenlik ilkelerini önemseyerek hazırlanması gerektiği gerçeğini göz ardı etmemelisiniz.

Yapı Malzemesi Seçimi

Mimari tasarımlar gerçekleştirilirken tercih edilen yapının ne amaçla kullanılacağı kadar bulunduğu coğrafi bölgedeki duruma göre farklı yapı malzemeleriyle tasarlanması da gerekmektedir. Bu kapsamda beton, çelik konstrüksiyon, ahşap, cam, tuğla ve taş gibi pek çok yapı malzemesinin kullanılması mümkündür. Yapıya hem görsellik hem de işlevsellik katacak olan bu detay sayesinde projenizin daha başarılı olmasını sağlayabilirsiniz. FTA Yapı olarak mimari tasarımı her açıdan titizlikle değerlendirerek size uygun çözümler sunuyoruz. Maliyeti, işlevselliği ve görselliği sayesinde fark yaratan bir proje için hemen bizimle iletişime geçin!

Mimari tasarımın yaratıcılıkla buluştuğu noktada, mekanlar sadece fiziksel formlarından çok daha fazlasını ifade eder. Bu yazıda, mimari tasarım sürecinde yaratıcılığı teşvik eden temel ilkeleri detaylı bir şekilde ele alacağız. Mimari tasarım, binaların ve diğer yapıların yaratılması için estetik, fonksiyon ve teknik özelliklerin birleştirilmesi sürecidir. Bu süreç, bir mimar veya tasarım ekibi tarafından gerçekleştirilir ve genellikle bir projenin başından sonuna kadar çeşitli aşamaları içerir. Her bir ilkenin, bir projenin derinliklerine inilerek nasıl uygulandığını ve tasarım sürecine nasıl katkı sağladığını inceleyeceğiz.

Kullanıcı Merkezli Tasarım

Mimari tasarımın odak noktasında her zaman kullanıcı olmalıdır. Kullanıcı merkezli tasarım, etkileşim, konfor ve işlevsellik üzerine odaklanarak mekanın gerçek ihtiyaçlara uygun olmasını sağlar. Ergonomik çözümler, kullanıcıların mekandan en iyi şekilde yararlanmalarını sağlar.

Çevresel Duyarlılık

Sürdürülebilir mimari ilkeleri, tasarım sürecine entegre edildiğinde çevresel duyarlılık ortaya çıkar. Malzeme seçimi, enerji verimliliği, ve atık yönetimi konularındaki kararlar, mimari tasarımın çevresel etkilerini minimize etmeye yardımcı olur.

İnovasyon ve Teknoloji

Mimarlık alanındaki teknolojik ilerlemeler, tasarım sürecine yaratıcı bir boyut katmaktadır. 3D tasarım araçları, yapay zeka ve diğer yenilikçi teknolojiler, mimarların tasarım konseptlerini daha ayrıntılı ve etkileyici bir şekilde incelemelerini sağlar.

Esneklik ve Modülerlik

Esnek tasarımlar, mekanların değişen ihtiyaçlara uyum sağlamasına imkan tanır. Modüler tasarım prensipleri, mekanın zaman içinde adapte edilebilir ve genişletilebilir olmasını sağlar. Bu, uzun vadede sürdürülebilir bir çözüm sunar.

Estetik ve Duygusal Bağlantı

Görsel çekicilik ve duygusal bağlantı, mimari tasarımın temel taşlarındandır. Mekanın estetik unsurları, kullanıcıları çeker ve duygu uyandırma yeteneğiyle mekanı unutulmaz kılar.

Mimari Hikaye Anlatımı

Her tasarımın bir hikayesi vardır ve bu hikaye, mimari tasarımın anlamını derinleştirir. Tasarım kararlarını ve mekanın amacını bir hikaye içinde anlatmak, tasarımın kullanıcılarla daha anlamlı bir bağ kurmasını sağlar.

Çeşitlilik ve Kültürel Çeşniler

Çeşitli kültürel etkileşimlerden ilham almak, tasarıma zenginlik ve çeşitlilik katarken aynı zamanda kültürel çeşnileri kutlamak ve anlamak, tasarım sürecini zenginleştirir.

İşbirliği ve Ekip Çalışması

Mimarlık, genellikle bir ekip çabasıdır. İş birliği farklı perspektiflerin birleşmesini sağlar ve tasarım sürecini zenginleştirir. Farklı disiplinlerden gelen uzmanlar, projenin farklı yönlerini ele alarak daha kapsamlı çözümler üretebilirler.

Mimari tasarım, sadece binaları inşa etme süreci değil, aynı zamanda mekanları yaşayan, hisseden ve etkileşim kuran canlı varlıklar için özel deneyimler yaratma sanatıdır. Yaratıcılığı teşvik eden bu temel ilkeler, mimari tasarımın sınırlarını zorlayarak, geleceğin mekanlarını şekillendirecek inovasyonları mümkün kılar. Her bir ilke, tasarım sürecine derinlik ve anlam katarak, mekanların sadece işlevsel olmanın ötesinde bir anlam taşımasını sağlar.

Barınma insanların temel ihtiyaçlarından biridir. Eski çağlardan günümüze mağaralar ağaç kavukları ve çadırlar hepsi barınma için kullanılırken, Dünya, jeofizik yapısı gereği sürekli hareket halinde olmaya devam etmektedir. Dünyanın oluşumundan beri, sismik yönden aktif bulunan bölgelerde depremlerin ardışıklı olarak oluştuğu ve sonucundan da milyonlarca insanın ve barınakların yok olduğu bilinmektedir.

HER BARINAK YAPI MIDIR?

‘Herkesin bir evi vardır’ mantığıyla milyonlarca yıldır insanoğlunun barınmak için başını soktuğu her korunaklı yere barınak diyebiliriz ama tam olarak yapı diyemeyiz. Rahat yaşamak için eve ihtiyacımız olduğu gibi bu yaşam alanlarının yıllar içinde gelişip, ihtiyaçlarımızı karşılayacağı bir yer olmuştur.

Yapılar; Barınmak ya da başka amaçlarla kullanılmak üzere yapılmış her türlü mimari ve mühendislik bilgisi kullanılarak inşa edilirler..

DEPREMLERDEN ÇIKARILAN DERSLER

Yer kürenin her sismik hareketinde yapılarda büyük bir yıkıma sebebiyet vermese de , çoğu zaman yapıların hasar almasına ve yıkılmasına sebep olmuştur. İnsan hayatında yapıların önemi ile düzenlenen ve gelişen mühendislikler her depremden dersler çıkarmıştır. Bu dersler neticesinde de giderek gelişmiş “Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı “ ilkesiyle yapılarını tasarlamaya başlamışlardır.

1999 GÖLCÜK DEPREMİNİ UNUTTUK MU?

Türkiye bir deprem ülkesidir. Anadolu topraklarında antik çağlardan beri yıkıcı depremler kayda geçmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yıkıcı depremi olan 6 Şubat 2023 tarihin deki deprem yaralarımız halen kanıyorken ,can kaybımızın fazla olmasının bir nedeni de depremlerden çıkardığımız derslerin uygulanması konusunda özensiz olmamızdı.

Oysaki en yakın tarih ve o ana kadar en yıkıcı deprem olarak 1999 Gölcük depremi, mühendislik acısından çok iyi gözlemlenmiş, İncelenmiş, üniversitelerde ders veren görevlileri tarafından ders kitaplarına ve ders notlarına ivedilikle işlenmiştir. Geoteknik , jeofizik ve inşaat mühendisliği bölümleri ve de tüm deprem mühendislikleri alanındaki çalışmaların ve araştırmaların tamamı mühendislik eğitiminde bilgi olarak kullanıldı. Yeni imar yönetmelikleri ve 2007 Deprem Bölgelerinde yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik ve 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği uygulamaya girmişti.

UNUTACAKMIYIZ?

Depremlerden sonra unutmadık diyebilmemiz için, aldığımız derslerin, yapıların incelenmesinden sonra çok hızlı bir şekilde kalıcı nitelik kazandırılarak uygulamaya geçilmelidir. İnsan ahlakı, çıkarılan kanunlar, uygulanmayan yönetmelikler ve mühendislik etiği bize unuttuk dedirtmemeli. Sonunda unutmak olmamalı…

Hayatın yorucu etkilerinden kısa süreli de olsa uzaklaşmak, huzurlu ve daha enerjik bir halde geri dönebilmek için ortaya çıkan seçenekler her zaman insanlar tarafından değerlendiriliyor. Her zaman deniz kenarına ya da sessiz ormanlık alanlara kaçmak doğru bir tercih olmakta. Bunun için belirli alanların seçilmesi gerekiyor. Her noktanın aynı oranda huzur verdiğini söylemek çok mümkün değil.

Huzuru bulmak için ormanlık alanları tercih eden kişilerin ilk adresi bungalov evler oluyor. Doğanın içerisinde, doğal malzemeler kullanılarak üretilen bu şirin evler huzura ulaşmak için muhteşem bir yapı. Yapımı ve bakımı kolay olduğundan her geçen dün daha fazla bungalov ev ile karşılaşmamız muhtemel.

Bungalov Ev Nedir?

Bungalov kelimesi Hint dilinden türemiş ve sonrasında diğer dillere geçmiştir. İngilizcede de “Bungalow” olarak kullanılan bu kelime küçük ev, bir buçuk katlı ev ya da günübirlik ev olarak tanımlanabilmektedir.

Bungalov evler karşımıza ilk olarak 19. yüzyılda çıkmaya başlamıştır. Evler İngilizler tarafından Hindistan’da inşa edilmeye başlamış. Gezginlere kolay inşa edilen tek katlı bir ev tasarlanması istenmiş ve bungalov evler ile muhteşem bir yapı ortaya çıkmıştır.

İnşasına başlanan bungalovlar zemine oldukça yakın bir şekilde inşa edilir, geniş sarkıt ve saçaklarla korunurdu. Hindistan’ın çok yüksek sıcaklıklara ulaşabilen iklimi sebebiyle buna dayanacak bir yapıda inşa edilirdi. Günümüzde biraz daha modern bir hal alsa da bu özelliklerini kaybetmiş değil.

Bungalov Ev Yapımında Kullanılan Malzemeler Nelerdir?

Kendinize ait bir bungalov ev inşa etmek isterseniz ilk olarak bunun için alanınızı belirlemeniz gerekiyor. Hemen ardından gerekli izinlerin alınması ve bungalov evin tasarlanması gerekli. Hazır bir plandan yola çıkmak isterseniz yüzlerce farklı bungalov eve ulaşmanız mümkün. Bunlar arasından seçiminizi yaparak işlemlere başlayabilirsiniz.

Bungalov evler genellikle ahşaptan yapılır. Ancak ahşabın tek seçenek olmadığının bilinmesi gerekir. Farklı malzemelerden üretilen evler de bungalov ev olarak tanımlanabilir. Ancak ahşap malzeme yapısı gereği birçok avantajı bir arada sunduğundan insanlar tarafından bungalov evler üretilirken en çok tercih edilen malzemedir.

Evin yapımı sırasında kullanılan ahşaba ek olarak çok sayıda malzemeye gereksinim duyulur. Evlerin inşasına başlanmadan önce bu malzemelerin hazır hale getirilmesi oldukça önemlidir. Bungalov evlerin inşası için gerekli olan malzemeler;

• OSB, Shingle çatı, ısı ve su yalıtım malzemeleri,
• Ahşap dış cephe koruyucuları,
• Dış ve iç cephe için dekoratif boya,
• Bina için elektrik ve su tesisatları,
• Ahşap zemin, ahşap kapılar ve pencereler, şeklinde sıralanabilmektedir.

Bungalov Evler Nasıl Yapılır?

Bungalov evlerin inşasına ilk olarak zeminden başlanır. Evin topraktan belirli bir yükseklikte olması gerekmektedir. Bunun için evin oturacağı alana ayaklar dikilir. Ayakların altına beton pabuçlar konursa ağırlık daha geniş bir alana yayılacak ve toprağa batma gibi sorunlar olmayacaktır.

Ayakların konmasının ardından evin zemini üstüne konmaya başlanır. Evin yaşam alanı ve isteniyorsa veranda kısmı ayakların üzerine oturtulmaktadır. Bu işlem sonrasında evin temeli hazır hale gelmiş olacaktır. Ardından çatı aksamını taşıyacak olan direklerin dikilmesi gerekir. Çatı yükseklikleri hesaplanarak alanın farklı noktalarına ahşap direkler dikilir. Bu direkler betonarme yapılardaki kolon görevini üstlenecektir.

Direklerin dikim işleminin ardından çatının inşasına geçilir. Direkler kullanılarak bungalov evler için çatılar oturtulacaktır. Çatı aksamı kusursuz bir şekilde kurulduktan sonra üzerine ısı ve su yalıtımı için hazır olan malzemeler serilir. Bu malzemeler hem ahşaba uygulanan özel karışımlardan hem de üzerine yapıştırılan özel ürünlerden oluşmaktadır.

Çatının tamamlanmasının ardından duvarlara geçilir. Evin iç ve dış duvarları ahşap malzemeler kullanılarak örülür. Bu süreçte kapı ve pencere kullanılacak olan alanların boş bırakılması gerekecektir. Bungalov evler için uygun olan kapı ve pencerelerin ölçüleri alınmalı ve boşluklar bu ölçülere göre bırakılmalıdır.

Ahşap malzemenin inşası tamamlandıktan sonra bu malzemenin korunması aşamasına geçilmektedir. Yağmur sularından, kardan, rüzgârdan ve böceklerden ahşabı korumak adına özel karışımlar sürülmektedir. Bu karışımlar sayesinde inşa edilen evler çok daha uzun süre dayanacak ve son derece kullanışlı bir yapıda olacaktır.

Elektrik ve su tesisatının kuruluşunun ardından bungalov evler yaşanacak bir alan haline gelir. Yılın dilediğiniz zamanında bungalov evleri ziyaret edebilir ve tüm stresten uzaklaşabilirsiniz.

Mühendislik etiği, mühendislerin mühendislik uygulamaları için geçerli olan ve mesleğe, topluma, işe, işverene, meslektaşlarına karşı uymaları gereken etik davranışlar bütünüdür. Bilimsel bir disiplin olarak bilim felsefesi, mühendislik felsefesi ve teknoloji etiği gibi konularla yakından ilgilidir. Mühendislik etiğinin tek bir uygulaması ve standardı yoktur, dallara göre değişen anlamı ve uygulaması vardır.

Özellikle teknik tasarımlar başta olmak üzere birçok uygulamada toplumun mühendislere bağımlı olması, mühendislerin ahlaki olarak güvenilir davranmalarını gerekli kılar. Eğer işlerini bilim ve kurallara uygun olarak ve en önemlisi de etik kurallara uygun olarak yapmazlarsa onlarca, yüzlerce hatta binlerce kişinin bundan etkilenmesine hatta ölümle sonuçlanacak kazalara neden olabileceklerini bilerek uygulamalarını yapmaları sadece çalıştıkları şirketlerin değil aynı zamanda da kendilerinin de sorumluluğudur.

• Mühendisler mesleki görevlerini yerine getiriken aşağıdaki temel konuları dikkate almalıdırlar:
• Halkın güvenliğini, sağlığını ve refahını en üst düzeyde tutmak.
• Hizmetleri yalnızca kendi yetki alanlarında gerçekleştirmek.
• Herkese açık beyanları sadece nesnel ve doğru bir şekilde yayınlamak.
• İşveren veya müşteriye karşı sadık ve güvenilir davranmak.
• Yanıltıcı eylemlerden kaçınmak.
• Mesleğin onurunu, itibarını ve saygınlığını artırmak için kendilerini onurlu, sorumlu, etik ve yasalara uygun şekilde davranmaya adamak.

Sosyo-teknik sistemdeki konumlarından dolayı mühendislerin teknik demokrasinin vatandaşı olması, toplumun diğer üyelerinden daha fazla beklenmektedir. Ayrıca, mühendisler, şirketleri içindeki yükümlülükleri ile ilgili olarak, teknik şartnamelerin iletilmesinden oluşan rolün yanı sıra, üstlerine veya müşterilerine alternatifler önerebilir ki bazı durumlarda buna zorunludurlar. Sorumludur çünkü önerilerini dikkate alarak seçimleri yapacaklar onlara güvenmektedirler. Mühendislerin ahlaki yükümlülükleri, en azından teknik tasarım eylemleri gibi bazı şeyler için toplumun tamamının mühendislere bağımlı olmasından kaynaklanır. Mühendislerin büyük bir sorumluluğu vardır, çünkü işlerini teknik yeterlilik ve etik taahhüdüyle yapmazlarsa, sadece bir kişi zarar görmez veya ölmez (bir doktor işini yapmamasının aksine), onlarca, yüzlerce, hatta binlerce kişi etkilenebilir.